Cumhuriyet Pazar Eki, 28 Eylül 2025
Ahmet Arpad
1810 yılında Saksonya-Hildburghausen Prensesi Therese ile evlenmeye karar veren Bavyera Prensi Regent Ludwig değişik bir düğün arzu etmişti. Bunu düzenlemesini de Andreas Michael Dall' Armi'den istemişti. Bavyera Ulusal Muhafızları üyesi Dall' Armi düğünü farklı bir şekilde gerçekleştirdi, Görkemli bir at yarışını önerisini Bavyera Kralı I. Max Joseph'e sundu. Öneriden hemen etkilendi ve düğün 12 Ekim 1810'da gerçekleşti. ''Halk Şenliği" adını verdikleri kutlamalar Münih dışındaki büyük bir çayırda (bugünkü Theresienwiese) düzenlendi ve tam beş gün sürdü. Düğün eğlenceleri at yarışlarıyla sona erdi. Şenlik kısa sürede büyüdü ve tam bir panayıra dönüştü. Hitler yıllarında Yahudilere yasaklandı! İkinci Dünya Savaşı süresince de iptal edildi. Kadınlar geleneksel olarak "dirndl" denen, bluz, etek ve önlükten oluşan giysileri ile bira bayramına geliyor. Erkekler de kısa deri pantolon, geleneksel kareli gömlek ve deri yelek veya deri ceketi yeğliyor. Bu yıl 20 Eylül'de başlayan 'Oktoberfest' ile Münihliler 190. bira şenliklerini kutladılar.
Kişi başına 110 litre bira
Hoplayıp zıplıyorlar. Eller havada. Dans ediyorlar, masaların üstünde. Şarkılar bağıra çağıra. Kimse yerinde duramıyor. Kadını erkeği, yaşlısı genci. Sahnede yirmi kişilik orkestra bütün gücüyle üflüyor trompetlere. Şarkıcı kadın gırtlağını yırtıyor. Dans edenler ona hep bir ağızdan eşlik ediyor. Garson kızlar zor yetiştiriyor masalara bira, kızarmış yarım tavuklar. Litrelik kadehler havalarda. Münih bira bayramı panayır coşkusunda. İki haftada on milyonun üzerinde insan akın akın dolduruyor çadırları. Geçen yılki bira bayramında yedi milyon büyük kadeh bira satılmış! Almanya'da kişi başına ortalama 110 litre bira içiliyor. Münih şenliğinde çalışan kadın ve erkek garsonlar aynı anda 15 kadeh birayı masalara götürmesini başarıyor.
35 hektarlık Theresienwiese alanına yayılan Ekim Şenliği'ne bu yıl da 35 bira üreticisi çadırlarıyla katıldı. İçlerinde en büyüğü, her yıl olduğu gibi 10.100 kişilik Hofbräu çadırıydı. Onun hemen ardından 10 bin kişiyi alan Schottenhammel ile 9.300 kişilik Augustiner ve Hacker çadırları geldi! Bu çadırlarda "Kirchdorfer", "Südherz" ve "Schwarzfischer" gibi yaklaşık 20 kişilik ünlü orkestralar coşturucu Bavyera müziği yaptı. Ağırlıklı trompet, trombon, klarnet, saksafon, tuba ve kornodan oluşan orkestralar yöresel şarkılar söyleyen kadın şarkıcılara eşlik etti. Birayla keyiflenmiş insanlar da hep bir ağızdan onlara katıldı. Tahta fıçılarda olgunlaşan, içimi çok leziz Bavyera birasının litresi bu yıl ortalama 15 Avro oldu. Uzun şişlerde nar gibi kızartılmış tavukların yarısı porsiyon başına 17 ile 25 Avro'dan satıldı. Yaklaşık 600 gramlık kızartılmış domuz paçasını yemek isteyenin cebinden 26 Avro çıktı.
Kızlar oynak mı oynak
Dev çadır ayakta. Coşku sonsuz. Az ötemizdeki dört uzun masanın üzerinde küçük İsviçre flamaları var. Masalarda sadece erkekler oturuyor. Bağırıp çağırıyorlar, ne söylediklerini biraz sonra zor da olsa anlıyorum. "Biz St. Gallen'den geldik, iki otobüs, yüz kişiyiz", gençten biri. Hepsi kısa deri pantolonlu ve aralarında tek kadın yok! Orkestranın çaldığı Bavyera müziğinin eşliğindeki dansa, yüzlerce insanın hep bir ağızdan söylediği yöresel şarkılara eşlik etmeye çaba gösteriyorlar.
O anda yan masadan sokulan yaşlıca bir kadın gençlerden birini yakaladığı gibi hızlı bir dansa başlıyor. Görenler alkışlıyor, laf atanlar da var. Kadın bir hamlede uzun masanın üzerine fırlıyor. Genç İsviçreli peşinde. Danslarına masada devam ediyorlar. Gencin arkadaşları kahkahalar atıyor.
Kocaman sahnenin önünde üç Afrika güzeli. Dekolteleri bakışları çeken, rengârenk danteller ve çiçeklerle süslü beyaz köylü giysilerine bürünmüş, şen şakrak, el çırpıp şarkılara katılıyorlar. Kısa deri pantolonlu, gri keçeden sivri şapkalı çapkınlar çevrelerini sarıyor. Kızlar oynak mı oynak, kıvrak mı kıvrak. Saatler ilerledikçe insanlar birbirlerine yakınlaşıyor, sohbete dalıyor, kalkıp dans ediyor. Oynak Bavyera müziği ve biranın verdiği keyifle genç yaşlı birbirine sarılıyor.
İnsan nereye bakacağını şaşırıyor
Her yer rengârenk, ışıl ışıl. Sonsuz bir ışık denizi... Atlıkarıncalar, uçan sandalyeler, salıncaklar, çarpışan otomobiller. Onlar hep var. Panayırlar ne kadar büyürse büyüsün, zamana ayak uydurup ne kadar modernleşirse modernleşsin, dönme dolaplar hep dönüyor, çarpışan otomobiller hep çarpışıyor. Onlar nostalji. Panayırların olmazsa olmaz parçası salıncaklar uçuyor. Dünyanın taşınabilir en büyük dönme dolabı ışıklara bürünmüş. Yükseklikten korkmayanlar altmış metre tepeden aşağıda olup bitenleri seyrediyor. Tombalacıların, baloncuların önü kalabalık. Kıyıntı büfelerinin önünde uzun kuyruklar. İnsan nereye bakacağını şaşırıyor.
Şenliğin yapıldığı alanın çıkışında, metroya uzanan yolun başında renkli giysiler içinde bir adam saksafon çalıyor. Geçmişten hüzünlü melodiler... Omzunda oturan, tüyleri alacalı bulacalı bir papağan, sabırla onu dinliyor. Adamın önündeki siyah melon şapkanın içi para dolu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder