16 Kasım 2014

'Size çocuk gibi sarılıyorlar'

CUMHURİYET, 16 Kasım 2014
STUTTGART
AHMET ARPAD


Tüm Almanya'daki 740 bin öğretmenden sadece yüzde biri yabancı kökenli. Okul yönetimde ise hemen hemen yoklar! 1959 Bandırma doğumlu Ümit Arabacı Baden-Württemberg Eyaleti'ndeki Türk kökenli ilk okul müdürü! 1991-2006 arası öğretmenlik yaptıktan sonra önce müdür yardımcılığına, oradan da iki yıl önce Astrid-Lindgren İlkokulu'nda müdürlüğüne yükselen Ümit Bey'le çalışma odasında hoş bir sohbet ettik. Ren ve Neckar nehirlerinin birleştiği 290 bin nüfuslu Mannheim Almanya'nın en büyük iç limanı. 177 değişik ülkeden insanlara kapılarını açan endüstri kenti Mannheim'da 30 bin Türk yaşıyor. Çoğu okulda yabancı kökenli öğrencilerin sayısı Alman öğrencilerin çok ötesinde. Ümit Bey'in müdürlüğünü yaptığı okulda da koridorlarda, bahçede koşuşturan 180 çocuğun yüzde sekseni yabancı kökenli. Ümit Arabacı: "Bu yabancıların da yarısı Türk kökenli" diyor. "Çocuklarımızın başkalığı, açıksözlülüğü ve hoşgörüyü çok genç yaşta öğrenmeleri için en güzel ortam böyle bir okul". 2012'de onu bu göreve getiren makam aradan iki yıl geçtikten sonra  "Ümit Bey'le en doğru seçimi yaptığımızı anladık" diye konuşuyor. "O kültürler arasında bir köprü, yabancı çocuklara bir örnek".

Almanya'da sadece Türkiye kökenli küçük çocuklar ilgi beklemiyor, elli küsur yıl önce bu ülkeye adım atmış şimdinin çok yaşlıları da. Çoğunun doğdukları topraklarla hiç bağlantısı kalmamış. Yaşamlarının son dlimini Almanya'da geçirmek zorundalar. Belli bir yaştan sonra da bakımları gerekiyor. Eşleri, çocukları çok zor durumlara düşüyor. Resmi verilere göre Almanya'da bakıma muhtaç yaklaşık 450 bin yaşlı Türk'ün 25 bininin sürekli bakıma gereksinimi var. Mannheim'da okul müdürü Ümit Arabacı'nın ardından Uyum ve Dinlerarası Diyalog Enstitüsü Müdürü Talat Kamran'la da buluştuk. Konumuz bakımı gereken yaşlılar, ağırlıklı olarak da tabii Türkler. Ağır hasta veya demans olmuş birinin evde bakılması olanakdışı. Yaşlı eşinin bu zor görevin altından kalkamadığı durumlarda onun bir hastaneye veya bakımevine gitmesi zorunlu.  İşte bu aşamada son yıllarda "islami manevi bakım" sorunu da ortaya çıktı. Talat Kamran, Hıristiyan toplumunda kilisenin de desteği ile manevi rehberliğin alışmış bir görev olduğunu söylüyor. Mannheim ve çevresindeki 17 hastanede şu anda 20 Müslüman manevi rehber görev yapmakta. Resmi verilere göre Baden-Württemberg’de 170 Müslüman manevi rehbere gereksinim var. Kamran, Müslüman manevi rehber ve Türk hastabakıcılar yetiştirmekte çok geç kalındığı görüşünde. Uyum ve Dinlerarası Diyalog Enstitüsü'nün hedefi üç yıl içerisinde bu açığı kapatmak. Müslümanların kültürünü, dini duyarlılığını, yeme-içme hassasiyetini, ölüm kültürünü, temizlik duyarlığını diğer elemanlardan daha iyi bilen bu görevliler haftada bir-iki gün gönüllü çalışıyor. Manevi rehberler ölüm döşeğindeki hastalar için Kuran-ı Kerim okuyor, Kelime-i Şahadet getirmesine yardımcı oluyor.


Müslüman manevi rehberler iki kültür arasında köprü olan insanlar. Onlar herkesin yapamayacağı zor bir işi severek yerine getiriyorlar. Altı ile sekiz ay ay süren eğitimlerine Bilkay Öney'in Uyum Bakanlığı ile Robert Bosch Vakfı destek veriyor. Kısa süre önce göreve başlayan bir Türk bayanın sözleri göğüs kabartıcı: "Bu iş para için yapılmaz. Kalbiniz ve elleriniz bir çalışacak. Yeri geldiğinde size çocuk gibi sarılıyorlar... Ölümle iç içesiniz... Sağlam bir psikoloji gerekiyor."

www.ahmet-arpad.de

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder