26 Haziran 2011

Ormanı andıran mezarlık

Cumhuriyet 26.06.2011

BERLİN
AHMET ARPAD
 
Avrupa'nın en büyük mezarlığı Viyana'daki 240 bin metrekare alana yayılan Merkez Mezarlığı'dır. Burada 3 milyon civarında mezarın olduğu söyleniyor. Avrupa'daki önemli mezarlıktan biri de 40 bin metrekare alanı kaplayan ve içinde yüz bin mezarın bulunduğu Paris'teki dünyaca ünlü Père-Lachaise'dir. Berlin Weissensee Mezarlığı da aynı büyüklükte. Ancak yüz on altı bin mezarın bulunduğu Weissensee'ye 1880'den bu yana sadece Yahudiler gömülüyor. Geçen aylarda bir belgesel film dikkatleri çekmişti. 2011 Berlin Film Festivali'nde seyirci ödülü kazanmış olan "Cennette, toprağın altında" adlı filmin konusu bu Yahudi mezarlığı idi. Berlin'i terk edip, eski Doğu Berlin'in geniş caddelerinden geçerek ulaşacağınız Weissensee semtindeki Yahudi mezarlığının geniş kapısından içeri adım attığınız anda kendinizi bambaşka bir dünyada hissediyorsunuz. Biraz şaşkın, biraz merakla çevrenize bakınırken biri hızla yanınıza sokuluyor. Adam hiç konuşmadan size kara bir takke uzatıyor. Kavrıyorsunuz, bu kipayı başınıza geçirmeden mezarlıktan içeri adım atmak yok. Hangi dinden olursanız olun, ölülere saygı gereği başınızı kapatmalısınız. Bir zamanlar İsrail'deki soykırım müzesini gezerken Süleyman Demirel ve Bülent Ecevit'in başında şapka vardı. Onlardan sonra gelen Başbakan Erdoğan ise nedense müzeyi "başı çıplak" gezmişti...
 
Az sonra dev ağaçlar altındaki yollarda ilerlerken başka bir dünyadasınız. Çeşitli sarmaşığın kapatmış olduğu kara mezar taşları, mozoleyi andıran dev mezarların sağından solundan yükselen onlarca yıllık kırmızı, beyaz Alp gülleri... Mezarlar çok değerli mermer taşlarından veya granitten yapılmış, döküm parmaklıklar gümüş ve altın renginde. Kimi parmaklığın ardında yine altın boyalı yüksek şamdanlar görülüyor. Mermerlerdeki sevecen yazıtlar orada yatanları saygıyla anıyor. Taşlara itinayla işlenmiş defne ve yeşil sarmaşık motifleri de o kişiyi onurlandırıyor, ona duyulan dostluk duygularını simgeliyor. Weissensee'deki anıt mezarlar özellikle İkinci Dünya Savaşı öncesinde vefat etmiş olan, toplumun yakından tanıdığı çok varlıklı Yahudiler için yapılmış. Soykırımdan önce Berlin'de 170 bin Yahudi yaşarken, Üçüncü Rayh'ın sonu geldiğinde sayıları bin beş yüze düşmüş!
 
Küçük bir mahalleyi, mezarlıktan çok bir parkı, hatta yer yer bir ormanı andıran Berlin Yahudi mezarlığına büyük kentin kargaşasından ve gürültüsünden kaçıp, ağaçlar altında huzur içinde gezinmeye gelenler de var. Tarihi ağaçların dorukları güneşin sıcağını, çevrenin gürültüsünü önlüyor. Kuşlar için bir cennet. Ağaç doruklarına atmacalar yuva kuruyor, geceleri mezar taşları arasında tilkiler dolaşıyor. Gölgeli, serin yollarında sadece meraklılar, yabancı turistlere rastlanmıyor.
Bastonuna dayanarak yürüyen yaşlılarla, çocuk arabası süren anneler de burada nefes alıyor. Ara yolların çoğuna girmek mümkün değil. Kırılıp düşmüş ağaç dalları, yerlere kadar inmiş dev sarmaşıklar ve sürekli yayılan yosunlar sadece yolları kapatmış değil, birçok mezar taşını da altına gömmüş. Kimi kara mezar taşı öne veya arkaya eğilmiş. Az ötede yan yana iki mezarın taşları düşmemek için birbirlerine destek olmuş, baş başa vermiş iki insan gibi öyle duruyorlar.
Bu mezarlıkta yatanların yakınları Nazilerin Yahudi soykırımında gaz odalarına yollandığı, ölümden kurtulanlar da denizaşırı ülkelere kaçtığı için mezarlara bakacak hiç kimse kalmamış. Onlarca yıl sonra günümüz Berlin Senatosu çok kısıtlı bütçesinden her yıl 280 bin Avro'yu mezarların restorasyonuna ayırmaya karar vermiş. Bütün mezarlığı yok olmaktan kurtarmak için ise derhal 40 milyon Avro'ya gerek var! Almanya Yahudileri Cemaati, Berlin Weissensee Mezarlığı'nın bir an önce UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası olarak kabul edilmesini istiyor.
 
www.ahmet-arpad.de

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder