Cumhuriyet 22.12.2013
SALZBURGAHMET ARPAD
Noel öncesi Salzburg ışıl ışıl, rengârenk. Dar sokaklar, alanlar ve tarihi yapıların altındaki geçitler insan dolu. Stefan Zweig üzerine çalışmaları ve kitaplarıyla ünlenmiş Gert Kerschbaumer ve değerli bir arşivi barındıran Salzburg Stefan Zweig Centre'in müdürü Dr. Klemens Renoldner'le Café Tomaselli'ye gidiyoruz. Salzach kıyısındaki şirin kent, Noel'e bir kaç hafta kala en canlı, en hareketli günlerini yaşıyor. Eski tanış Kerschbaumer son yıllarda "Uçan Salzburglu" ve "Stefan Zweig-Friderike Zweig Mektuplaşmaları, 1912-1942" eserleriyle adını duyurdu. Özellikle uzun bir uğraşı sonucu yayınladığı kalın "Mektuplaşmalar" kitabı titiz bir özverinin ürünü. Zweig doğumun 132. yılında Salzburg'da Stefan Zweig Centre'in düzenlediği çeşitli etkinliklerle anıldı. Bu etkinliklerin birinde, Salzburg Devlet Tiyatrosu yönetim kurulu üyesi ve rejisör Peter Arp, yazarın ünlü eseri "Yıldızın Parladığı Anlar" (Almancadan çeviren: Burhan Arpad) kitabından 'Güney Kutbu İçin Mücadele' minyatürünü okudu. Ünlü yazarın doğum günü olan 28 kasımda sayısız davetli Salzburg kütüphanesinin salonunu doldurmuştu. Bundan 72 yıl önce aynı gün Zweig yaşamındaki en son doğum gününü sığınmış olduğu Brezilya'da, Petropolis'te kutlar. Yanında kendisine çok yakın bir kaç tanışı vardır. 60 yaşına bastığı o gün çok kötümserdir, çünkü geleceğe olan ümidini artık yitirmiştir. Ertesi sabah, 29 Kasım 1941 tarihinde, ilk eşi Friderike'ye yolladığı mektup: "Üzücü gün çok şükür geride kaldı," sözleriyle başlar.
Yirminci yüzyılın bu namuslu, insancıl ve iyi yürekli aydın yazarı ölümünden şimdiye hiç yitirmedi güncelliğini. 'İnsanların, düşüncelerin, kültürlerin ve ulusların birbirleriyle uzlaşmasına hümanizmin aracılık etmesini yaşamım boyunca hep hedefledim' diyen Stefan Zweig bir huzursuzluğun diğerini takip ettiği günümüzde düşünceleriyle her zamankinden daha çok geçerli. Her şeye hümanizmin penceresinden bakan Stefan Zweig yazar olarak özgürlüğüne düşkündü. Dünyaca ünlü bu aydın hümanistin Hitler rejiminin dayanılmaz baskıları altında ruhsal çöküntüye uğraması çok trajiktir. Nazi faşizminin özgür düşünceyi yok etme girişimleri Zweig'ları ölüme sürüklemişti! Ünlü "Berlin-Aleksander Alanı" romanının yazarı Alfred Döblin'in o yıllarda söylediği: "Özgür düşünceye engel olamazsınız, o kuş gibidir, her yere uçar" sözleri ne yazık ki günümüzde hâlâ geçerli. Stefan Zweig üzerindeki bütün baskılara karşın yazdı durdu, son gününe kadar. Ve yazdıkları bugüne dek hep güncel kaldı. 2013'de kitapları ölümünün ardından 70 yıl geçtiği için bütün dünyada olduğu gibi Türkiye'de de artık telifsiz yayınlanabiliyor. Bundan yararlanan irili ufaklı bir çok yayıncı bu yıl peşpeşe Stefan Zweig bastı. Şu sıralar vitrinlerde aynı eserin bir kaç değişik baskısını yanyana görmek mümkün. Hatta öyle ki 20. yüzyıl Alman dili edebiyatının bu en ünlü yazarının dev eserlerinin yazıldığı dil Almanca'dan değil Fransızca çevirisinden çevrilmiş baskılarını (bunu okura açıklamaya hiç gerek görmeden) alelacele piyasaya sürmeye cesaret eden, bir çevirmenin kitaba verdiği özgün adı aynı kitabın başka bir çevirmene ısmarladıkları çevirisinde hiç çekinmeden kullanan ünlü, ünsüz yayıncılar bile var!
Café Tomaselli'den içeri giriyoruz. Salzburg'un bu ünlü kahvehanesi her zamanki gibi dolu. Şöyle bir sağa sola bakınıyoruz. Tek boş masa, hemen solda, pencere yanındaki küçük masa. Yanımızdan geçen yaşlıca garson gülümseyerek: "İyi akşamlar, Beyler," diyor. Peşinden yürüyoruz. Adam boş masanın üzerindeki "rezerve edilmiştir" kartını kaldırıyor. Oturuyoruz. "Salzburg hep dolu bir kent," diye konuşuyor Kerschbaumer. "İnsanın kaçacağı geliyor; bir Festival haftalarında, bir de şu Noel öncesinde..!" Mırıldanıyorum: "Zweig da Festival süresince Salzburg'dan hep kaçardı." Masadaki iki Salzburglu gülümsüyor.
www.ahmet-arpad.de
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder