2 Aralık 2004

Gönlünce yaşayabilmek

Turgay Olcayto 

Kendisinden önce kısa ve özlü köşe yazıları, çeviri kitapları ile tanımıştım Burhan Arpad’ı. Dimıtır Dimov’dan türkçeye kazandırdığı “Tütün”, Stefan Zweig’tan çevirdiği “Amok Koşucusu”, “Yıldızın Parladığı Anlar” ve “Fouche” gibi önemli yapıtları yutarcasına okuduğumuz gençlik dönemleriydi. Sonraları Burhan Arpad’la tanışma onuruna da erdim. İmzaladığı “Tütün” kitabının sararmış sayfalarıyla eskimeye yüz tutmuş iki cildini kitaplığımda özenle koruyorum. 3 Aralık 1991’de ayrılmış aramızdan. Kültür dünyamızdan sessizce kayıveren nice şair, yazar ve düşün adamımız gibi. Kültürün popülize edildiği ortamlarda kenti, ülkesi ve insanı için savaşım veren o güzel insanlardan söz edilemiyor artık.

Muhabirlikle başlayan, röportajlar ve köşe yazıları ile süren gazetecilik yaşamı belki de Burhan Arpad’ın başarılı bir yazar olmasının da kaynağını oluşturdu. Çevirdiği romanları rastgele seçmediğini anlatır bir yazısında: “Çevireceğim yazarla kendi yazar ve düşünce dünyam arasında yakınlıklar, yakınlaşmalar ve benimsemeler aradım” der. Bu özelliğini hep korudu. Arpad bir İstanbul tutkunuydu. Kentin dokusunu bozanlara karşı amansız bir mücadele verir, yazılarında çokluk, yitirilen ve bir daha eski kimliğini bulamayacağına inandığı İstanbul’una yazıklanırdı. “..İstanbul ilkyazlarının en güzeli Boğaziçi’nde yaşanırdı. Ancak o ilkyazların yaşandığı korular, koylar, yamaçlar hoyratça yok edildi. Bu yeryüzü cenneti, yüksek mimarlar, kent planlamacıları ve belediyeciler eliyle kemirildi.” 

Burhan Arpad gibi bir ömrü İstanbul’da sürenler için; günümüzün betona kesmiş, trafik kargaşası ve ses kirliliğinin doruğa ulaştığı caddelerinde asık yüzlü mutsuz insanların koşuşturduğu, çarpık yapılaşmanın kentin dört bir yanını sardığı bir megapol’de kendini yabancı duyumsamak olağan değil mi? 

Garip bir rastlantı ile üç haftadır birbiri ardı sıra yiten kültür adamlarımızdan söz açıyorum. Baydur’dan, Teber’den, Arpad’dan. Sayıları giderek azalan seçkin kültür, bilim, düşün insanlarımızdan. İnsanlık için daha iyi bir yaşam, temiz bir doğa, gelecek kuşaklar için yaşanısı kentler için savaşım veren güzel insanlardı onlar. Biliyorum onlarsız hep bir eksik kalacağız. Ülkenin aydınlanmaya çok ama çok gereksinmesi bulunan gençleri de...

Son sözü yine Burhan Arpad’a bırakalım:
“Zaman geçiyor.. Kişiler ve kişilerin ölümlü yanlarıyla. Ne var ki, arkada bir şeyler kalıyor. İzler... Arkada bırakılmış yılları bir arada düşündükçe, hüzün ile sevinç karışımı bir şey anımsıyor muyuz? Arkada bıraktığımız yıllarla hesaplaşınca, ağır basan sevindiriyor mu, üzüyor mu? Önemli olan bu. Pablo Neruda’nın sözlerini kullanarak: ‘Gönlümce yaşadım’ diyebilirim her şeye karşın.”

Bu hesaplaşmayı hepimizin kendimizle yapması gerekmiyor mu sizce?

Bir İstanbul Var idi: Yazan: Burhan Arpad. Yayına hazırlayan: Ahmet Arpad.
Doğan Kitap Yayınları, 211 syf.
gazetebizim@tgc.org.tr.
(02/12/2004)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder