13 Nisan 2025

Bulaşıkçılıktan patronluğa

Avrupa Aydınlık, 13 Nisan 2025

STUTTGART – AHMET ARPAD

Carl Laemmle 1884 yılında Laupheim'daki babaevini terk ettiğinde on yedi yaşındaydı. Ufak tefek, bakışları cin gibi delikanlı yürekliydi. Tek amacı okyanus ötesine gitmek, orada başarıya ulaşmaktı. Genç Carl doğup büyüdüğü kasabayı terk ederken tek başına değildi. Hamburg'da 1858 yapımı "Neckar" göçmenler gemisine binerken arkadaşı Leopold Hirschgeld de onunla beraberdi. İki delikanlının ortak arkadaşları İsidor Nathan Landauer de bir yıl önce Amerika'ya ayak basmıştı. Laupheim'lı 'üçlüyü' bir yıl sonra Samuel Moritz Einstein takip etmişti. Dördü de yeni kıtadaki ilk yıllarını lokantalarda bulaşık yıkamakla, ayak işlerine koşmakla geçirmişlerdi!

Beş kuruşsuz Amerika‘ya

Stuttgart'a bir saat uzaktaki Laupheim o yıllarda Hristiyanlarla Yahudilerin 1730'dan bu yana huzur içinde ortak yaşam sürdürdüğü bir kasabaydı. Yahudiler iş sektöründe ve politikadaki girişimleriyle Laupheim'ın toplum yaşamında hep önemli rol oynamıştı. Endüstrileşmenin ilk adımlarının atıldığı 20. yüzyıl başında yeni dünyada şanslarını arayan yüzbinlerden dördü olan Laupeim'lı, hırslı ve çalışkan delikanlılar ceplerinde beş kuruşsuz yerleştikleri Amerika'da değişik dallarda başarıya ulaşmasını başarmıştır.

Bir süre New York'ta her işi yapan Laemmle'nin ikinci durağı Şikago'dur. Ancak orada da çok kalmaz, Alman göçmenlerin çoğunlukta olduğu Oshkosh'a geçer ve bir tekstil fabrikasında iş bulur. Hırslı genç adam yenilikçi girişimleriyle birkaç yıl içinde fabrikanın müdürlüğüne yükselmeyi başarır. Carl Laemmle Amerika'da nasıl modern bir iş adamı olunacağını ve başarıda doruğa çıkabilmek için reklamın önemlini olduğunu çabuk kavrar. Aradan çok geçmeden de o güne dek kazandığı tüm servetini Şikago'da bir sinemaya yatırır, 1906'da bir film dağıtım şirketi kurar. 1908 yılına gelindiğinde bu şirket Amerika'nın en büyüğü olur. Carl Laemmle o yıllarda 50 sinema salonuna da sahiptir. Ufak tefek, kurnaz, cin gibi Laemmle 1910'da kurduğu Independent Motion Picture'la film yapımcılığında en büyük adımı atar. 1912 yılında bazı küçük filmcileri de şirketine katar, böylece Universal Motion Picture Manufacturing Company (bugünkü Universal Studios) ortaya çıkar!

Meraklı, gözüpek, hoşgörülü

Carl Laemmle Amerikalıların 'bulaşıkçılıktan milyonerliğe' düşünü gerçekleştirmiştir. Dev Universal Studios'un kuruluşu aynı zamanda Hollywood'un da başlangıcıdır. 'Dracula', 'Phantom the opera', 'The Mummy' ve 'Frankenstein' klasikleri onun başarısıdır. Laemmle sadece 'Tom Amcanın Kulübesi'ni yapmaz, yeni ünlenmeye başlayan savaş karşıtı Alman yazar Erich Maria Remaque'ın 1929 yılında yayınlanan ilk romanı 'Batı Cephesinde Yeni Bir Şey Yok'u da (Türkçesi: Burhan Arpad) 1930 yılında beyazperdeye uyarlar. İki Oscar ödülü alan film o günlerde Almanya'da güç kazanmakta olan Nazileri öfkelendirir. Remarque'ın romanı ateşlerde yanarken Laupheim'lı ("Küstah Yahudi sinemacı") Laemmle'nin filmi Almanya'da yasaklanır.

Meraklı, maceracı, araştırmacı, ileri görüşlü, hoşgörülü, güçten ve sorumluluk yüklenmekten kaçınmayan biri olması Almanyalı bu Yahudi'nin başarıya ulaşmasının baş nedenleriydi. Zenginliğini başkalarıyla paylaşmayı da severdi. Birinci Dünya Savaşı'nda fakirleşen Laupheim'ın insanlarına çok destek vermişti. 1930'lı yılların başında Almanya'da nasyonal sosyalistlerin güçlenmeye başlaması üzerine ülkedeki tanışlarının dikkatini onları bekleyen büyük tehlikeye çeker, 1933'den sonra da Laupheim'lı üç yüz Yahudi'nin Amerika'ya kaçmasını doğrudan destekler.

Gözüpek ve başarılı Carl Laemmle'nin yaşamı ilginç bir filme konu olabilir!


6 Nisan 2025

Çöpümüz başımıza dert!

Cumhuriyet, 6 Nisan 2025

STUTTGART - Ahmet Arpad

Linda Behringer, Stuttgart'ın Möhringen semtinde yaşıyor. Elektronik mühendisi, robotik alanında uzman. Kırkına yaklaşmış. Mesleği gereği birkaç yılını Dubai'de geçirmiş. Haftanın belirli günleri bir elinde ucu kerpeteni andıran uzun bir alet, diğer elinde bir torba semtin sokaklarında dolaşıyor. Ve çöp topluyor!

Kaldırım kenarlarında, duvar diplerinde, çalılar arasında kâğıtlar, plastik bardaklar, teneke bira kutuları, gazete kâğıtları ve sigara izmaritleri. "Tek bir sigara izmaritinin tamamen çözünebilmesi yaklaşık 10 yıl sürüyor" diye homurdanır gibi konuşuyor. Dubai'den döndükten sonra doğup büyümüş olduğu kentin kirliliği dikkatini çekmiş. "Eskiden böyle değildi" diyor.

YILLIK 300 MİLYON TON!

Geçen ay yapılan resmi açıklamaya göre Stuttgart kent belediyesi 2024 yılında sokak ve caddelerden yaklaşık 3 bin 700 ton çöp toplamış, boşalttıkları çöp kutularından ise sadece 1600 ton çöp çıkmış! İnanırım. Siz Stuttgart'ın merkezini büyük bir etkinliğin ardından görün! Kentin göbeğindeki Schloss alanı, çevresindeki parklar, cadde ve sokaklarla gezi yolları binlerce insanın katılmış olduğu açık hava etkinliklerinin sabahında çöp dolu! Eğlenmişler ancak yanlarında getirdikleri şişeleri, tabakları, kâğıtları, torbaları oturdukları yere öylece bırakıp gitmişler! Hele havai fişekli bir yılbaşı gecesinin ardından on binlerden geri kalan çöp, kentin göbeğinde tepecikler oluşturuyor. Ancak diğer günlerde de kentin kalabalık köşeleri, her yana dağılmış "kullan-at" karton ve plastik bardaklar, kâğıt mendiller, dondurma kapları, burger ve pizza kutularıyla dolu.

Federal Çevre Bakanlığı'nın açıklamalarına göre, 2023 yılında kişi başına düşen ev çöpü 433 kilo. Yine aynı bakanlığa göre Almanya'da saat başı 320 bin kâğıt bardak kullanılıyor. Bir yıl içinde 2.8 milyar! Otobüs, tramvay duraklarında sigara izmaritleri arasında yürüyorsunuz. Düzinelerle çöpçünün sabah erkenden temizlediği alan ve caddeler akşama doğru yine eski haline dönüyor. Her yıl 300 milyon ton plastik. Kent kirliliği Berlin veya Frankfurt gibi büyük kentlerde daha da çok. Sadece kaldırımlar, sokak ve caddeler değil, herkesin kullandığı parklar ve yeşil alanlar da bir "çöp kutusu". İnsanlar yalnız kâğıt mendil ve karton bardak atsa yine de iyi; eski mobilyaları, otomobil lastiklerini kaldırıma veya ormanlara bırakanlar artık parmakla gösterilmiyor! Büyük kentlerde belediyeler bu sorumsuzluğun altından kalkamıyor.

AKDENİZ'E ATILAN PLASTİK

Federal Almanya Çevre Bakanı Svenja Schulze'nin 2021 yılındaki şu açıklamasını anımsıyorum: "İnsanlık her yıl 300 milyon ton plastik üretiyor. Lego taşlarından yoğurt kabına, bahçe iskemlelerinden balıkçı ağlarına, bisiklet tekerleklerinden tuvalet kapaklarına, otomobil yedek parçalarından cep telefonlarına..." Ona göre toplam çöp, kamyonlara yüklense konvoy yeryüzünü üç kez dolanır.

Doğal Hayatı Koruma Vakfı da birkaç yıl önce "Akdeniz Plastik Raporu"nda Akdeniz'e en çok plastik atığın Türkiye'den karıştığını açıklamıştı. Günde 144 ton ya da günde yaklaşık 6 kamyon plastik! Greenpeace Türkiye'nin derlediği verilere göre de Türkiye son beş yıldır Avrupa ülkelerinden plastik atık alan ülkeler arasında liderliği kimseye kaptırmıyor! Türkiye'yi plastik atık alan ülkelerin en üst sırasına taşıyan süreç, Ocak 2018'de Çin'in plastik atık ithalatını yasaklamasıyla başladı. Malezya, Tayland ve Vietnam gibi ülkeler de plastik atık ithalatına kısıtlamalar getirince, Türkiye'ye yönelen atık miktarı kontrolsüz şekilde arttı. Sadece 2023 yılında Avrupa Birliği ülkelerinden ve İngiltere'den 456.507 ton plastik atık Türkiye'ye gönderildi. Bu miktar günde 125 çöp kamyonu plastik atığa eşdeğer.

Linda Behringer'e sokak ve kaldırımlardaki çöpleri toplamaya daha ne kadar devam edeceği sorulduğunda: "Sanırım sonsuza dek" yanıtını veriyor. "Niçin yapıyorsun?" diye sorana da: "Öfkemden!" diyor. "Ben insanların ellerindeki çöpü yere atmalarına bir anlam veremiyorum. Kendimi iyi hissetmediğim günlerde çıkıp biraz dolaşınca, torbam yerin çöpüyle dolunca kendimi yeni doğmuş gibi hissediyorum, rahatlıyorum."