O burjuva karşıtıydı, küçük insanları severdi. Geçen yüzyıl Alman epik tiyatrosunun en önemli ismi kabul edilen Bertolt Brecht 10 Şubat 1898'de Augsburg'da doğmuştu.
"Bir zenginle bir fakir karşılıklı durmuş birbirlerine bakıyorlar. Fakirin yüzü solgun. Konuşuyor: ‚Ben fakir olmasaydım sen zengin olamazdın...' " Bertolt Brecht, 1934
*
Geçen yüzyıl Alman epik tiyatrosunun en önemli ismi kabul edilen, yarattıkları ölümünden 65 yıl sonra da severek okunan Bertolt Brecht 48 tiyatro eseri, 2300 şiir ve 200 öyküyle peşinde, uzun yıllar yitirilmeyecek izler bırakmıştır. Zamanın ruhuna karşı eserleriyle küçük insanı her dönemde, her ülkede hep kendine bağlamasını bilmiştir.
Bertolt Brecht'in şu sözü ilginçtir: "Başkalarını aydınlatmak dünyanın en eski 'meslekleri'nden biridir. Mesleğim beni avucunun içine aldı!”1920'li yıllarda: "Büyük ve ünlü şiirler kanımca insanlık için birer belgedir”, diyen Brecht bu görüşüyle, şiire ne kadar çok değer verdiğini, onun etkisini ne kadar çok önemsediğini belirtmek istemiştir. Tiyatro yazarlığı ve rejisörlüğün yanısıra şairliye ve şiire de ağırlık vermesinin nedeni budur. Brecht'in şiirleri onun anlık duygularını veya L'art-pour-l'art şairlerinin duygularını yansıtmaz. O sokağı anlatır, mahalle meyhanelerinde konuşulanları ve kabare konularını şiirlerine alır. Kimi edebiyat tarihçileri Brecht'in François Villon, Arthur Rimbaud ve Frank Wedekind'den etkilendiğine inanır. O şiirlerini edebiyat çevrelerinin okuma akşamlarında sunmasını sevmezdi. Brecht gitarı eşliğinde şiirlerini, koşuklarını ve şarkılarını küçük kent lokanta ve meyhanelerinde küçük insanlara sunmasını yeğlerdi. O burjuva karşıtıydı.
"Hep zayıfların yanında yer aldım”
İlerde o günlerden şöyle söz etmiştir: "Ben varlıklı bir ailede büyüdüm. Çocukluğum boyunca çevremde hep hizmetçiler vardı. Okula giderken bir yakalık takmak zorundaydım. Öğretmenlerimden emirler almaya alıştırılmıştım. Ancak büyüyüp biraz özgürleşince içinde yaşadığım sınıf hoşuma gitmemeye başlamıştı. Ne emirler işitmek istiyordum, ne de başkalarının bana hizmet etmesini. İşte o günden sonra sınıfımı terkettim ve hep zayıfların yanında yer aldım...”
İnsanlığın 20. yüzyılda yaşadığı iki dünya savaşı Bertolt Brecht'in yaşamını çok etkilemiştir. Bunu sadece tiyatro eserlerinde değil, şiirlerinde de görmek mümkündür. Sorunlar içindeki topluma seslenirken çok inandığı akılcılığı elden bırakmaz. Nazi Almanyası'nda Hitler ve çevresinin Almanya'yı ele geçirmeye başladığını sezen tiyotro adamı 1933 yılında ülkesini terk eder.
O günlerde Berlin'de büyük tiyatro adamı Max Reinhardt'ın yanında oyun yazarı olarak ünlenmeye başlamıştı. Almanya'yı terk etmesinin ardından yıllarını Avusturya, Fransa, İsviçre, Danimarka, İsveç ve Finlandiya'da geçirir. Savaş yıllarında, 1941'de Amerika Birleşik Devletleri'ne yerleşmeye karar verir. 1947'ye kadar bu ülkede kalan Bertolt Brecht en önemli yapıtlarını 'sürgün'de gerçekleştirir. Savaş bitiminde İsviçre üzerinden 1948'de tekrar Almanya'ya döner. İki yıl sonra da tiyatro oyuncusu ve yöneticisi eşi Helene Weigel'le Berlin'de ünlü "Berliner Ensemble”yi kurar. Bu yıllarda Bertolt Brecht dünyaca ününe kavuşur.
"Arkamdan yazın, Brecht rahatsız edici biriydi!”
Zeki, eklileyici, yerine göre de tartışmaktan kaçınmayan biri olduğunu anekdotlarından oluşan "Gerçeği Söylemenin Tehlikesi” kitabında görüyoruz. Brecht'in tiyatro, bilim, basın, otomobiller, aristokrat komünistler üzerine gülümseten ve düşündüren görüşleri anekdotlarında yaşanıyor.
Brecht'ten öğretici, eğlendirici kısa öykücükler anlamlarını ve önemlerini hiçbir zaman yitirmeyecek yapıtlar. Büyük nasyonalist parti Almanya'da otoriteyi ele geçirdikten kısa süre sonra Bay B.'nin üzerlerine gazyağı dökülen kitapları alanlarda yakıldı.
Bay B. az önce bavullarını toplayıp yurtdışına kaçmıştı. Eşiyle Avusturya başkentine geldiğinde ahlak filozofu Karl K. şöyle konuşmuştu: "Fareler batmakta olan gemiye bindi.”
20. yüzyıl Alman tiyatrosunun en önemli ve etkileyici tiyatro adamı ve lirik şairinin daha okul yıllarında yazılı çalışmalarında Goethe'den alıntılar yaptığı bilinir. Öğretmenlerinin bütün Goethe sözlerini tanımadığına inandığı için de kimi çalışmasında kendi görüşlerini kullanırdı. Gerçekten de öğretmenleri bunu fark etmez, öğrenci Bertolt'un Goethe'den alıntı yaptığına inanırdı.
Bir toplantıda tartışılıyordu: Son yıllarda filme ve tiyatroya olan ilgi sürekli artmaktaydı. Bu görevin altından kalkabilecek yetenekte yeterli rejisör var mıydı? Bunlar kimler olabilirdi? Bay B. bir an düşündükten sonra şöyle konuştu: "Dünyada bunu başarabilecek iki rejisör vardır. Bunlardan biri Chaplin'dir.”
14 Ağustos 1956'da Doğu Berlin'de gözlerini bu dünyaya kapattığında 58 yaşındaydı. Ölümünden kısa süre önce yanına çağırdığı papaz ve yazar Karl Kleinschmidt'e şunları söyler: "Arkamdan yazın, Brecht rahatsız edici biriydi! Bu, ölümümden sonra da değişmeyecek!” Sosyalist-devrimci tiyatro adamı haklı çıktı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder