BirGün, 04.08.2020
SEVİN OKYAY
Ahmet Cemal'i kaybedeli üç yıl olmuş. Yapı Kredi Yayınları'nda karşımda, sağ çaprazımdaki masada oturan, Talat Sait Halman jürisinde biraz eğilip sol tarafıma bakınca artık ifadesini kitap gibi okuduğum asil sakin yüzünü gördüğüm kardeşim, arkadaşım, meslektaşım...
1 Ağustos'ta meslektaşı, hem de adaşı Ahmet Arpad, bana "Ahmet Cemal ‘gönlünce dinlen' başlığıyla bir mesaj atmış ve ikisinin bazı ortak yanlarını iletmiş:
"İsimlerimiz Ahmet
"İkimiz de Avusturya St. Georg Lisesi mezunuyuz.
"İkimizi de çeviri dünyasına babam Burhan Arpad sokmuştu.
"Ortak yaptığımız çeviriler var
"İkimize de Tarabya Ödülü verildi
"Ve bunlardan öteye biz ikiz sayılırız, çünkü doğum tarihlerimiz aynı: 5 Mart 1942."
Ahmet Cemal'in bizi bırakıp gittiğini, Rainer Maria Rilke'den çevirdiği şu şiir refakatinde öğrenmiştim:
"Ne yaparsın Tanrım, ben ölürsem eğer?
Ben senin testinim (ya kırılırsam?)
İçtiğin içki benim (ya bozulursam?)
Senin giysinim ve uğraşınım,
Anlamını da yitirirsin benimle."
Seni acaba Selim vasıtasıyla mı tanımıştım? Selim İleri senin için, "Çeviri edebiyatımızın en önemli adlarından, bir onur insanıydı," diyor. "Yaşamı boyunca ilkelerine kim bilir neler pahasına bağlı kaldı. Ve benim çok aziz bir dostumdu. Anısı bir hüzün şimdi."
Bir ara çok yorgun ve zayıf görünüyordun, sonra toparlandın. "Hatta son zamanlarda "Ahmet Cemal iyileştiyse bir ziyaretine mi gitsem acaba?" diye düşünmeye başlamıştım" demişim. "İnsanın yaşı yaşına yakın (sen yaşıtımdın), benzer şeylerle ilgilenen, zeki biriyle konuşması, güncel hayatın gereksiz yıpratmalarını telafi edebiliyor. Murathan da (Mungan), "Üç gündür, "Ne zamandır görmüyorum, bir arayıp buluşalım" diye geçiriyordum içimden. Bugün ölüm haberin geldi. Gönlünce dinlen Ahmet Cemal" demiş.
Talat Sait Halman'ın ikinci yıl ödülünü, Anna Seghers'in "Transit" adlı kitabının aynı adlı çevirisiyle, adaşın ve elli yıllık arkadaşın Ahmet Arpad almıştı. Birbirlerini 1960'lı yılların sonunda Ahmet'in babası üstat çevirmen Burhan Arpad'ın Altın Kitaplar'a önerdiği bir çeviri münasebetiyle tanımışlar. Ahmet Cemal sonradan, "Benim çeviri alanındaki ilk gerçek hocam Burhan Arpad olmuştu" diyecekti. Ahmet Arpad ise onun için, "Çevirdiği dilin kültürünü yakından tanırdı. Bu nitelikleri olmasaydı Musil, Broch, Zweig, Remarque, Rilke, Seghers ve Kafka çevirebilir miydi?" diyor.
Hermann Broch‘un çevirisi kırk yıl süren başyapıtı "Vergilius'un Ölümü"nü unutmuyorum elbet. Kitap Almanca'dan başka dile çevrilmez diye bilinirmiş. Hele Türkçe'ye hiç uymayan, giriş sayfasındaki 18 satırlık tek cümle... Sen de "İlk paragrafı çeviremezsem kitabı çevirmem," dedin. Kırk yılda tamamlamıştın.
Kurup yönettiğin YAZKO çeviri dergisini unutamam. Cumhuriyet'teki yazılarını da... Peki, 2014 Haziran'ında kurduğun Ahmet Cemal Kültür Atölyesi unutulur mu? Pek çok yerde ders vermiştin ama bence gönlün asıl, ilk gittiğinde "Türkiye dışında bir üniversite" dediğin Eskişehir Anadolu Üniversitesi'ndeydi.
Ahmet Cemal birkaç kez ölümü üzerine yazmıştı. Mart'ta Cumhuriyet'teki yazısında kalp krizi geçirip ambulans çağırılışını anlatıyor. "Beni sedyeye yerleştirip arabaya taşıyanlar. Daha araba kalkmadan: ‘Lütfen korkmayın hocam, artık buradayız!' diyen sesler.
‘O güne kadar, ‘...artık buradayız!' gibi kısacık bir cümlenin böylesine güçlü bir hayat kaynağı olabileceğini hiç düşünmemiştim!"
Öğrencilerin oradaydı, sevgili Ahmet Cemal! Ama sen de yaşadığımız kadar bizimlesin!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder