25 Ağustos 2009

Çevirmeni ve dostu: O gerçekçi ve romantikti

SABAH – Kültür-Sanat, 25.8.2009
 
Mario Simmel'in Türkçe çevirmeni ve aynı zamanda yakın dostu olan Ahmet Arpad, 1968 yılından bu yana Almanya'da serbest gazeteci, fotoğraf sanatçısı ve çevirmen olarak yaşıyor. Heinrich Böll'den Hermann Hesse'ye, Stefan Zweig'dan Thomas Bernhard'a dek pek çok yazarın eserlerinin de çevirilerini yapan Arpad'ın Karanlıkta Gölgeler ve Sakın Bize Benzemeyin adlı iki kitabı var. Arpad'a, Simmel'in yazar kimliğinin yanı sıra özel yaşamı ve dostluklarına dair de sorular sorduk.

- Simmel'in bunca sene sonra yeniden yayımlanıyor olması nasıl bir duygu?
- Simmel kitaplarının yeniden basılması, konuları hep güncel olduğu için okura bir kazanç, tabii benim için de güzel bir duygu. Simmel'in ele aldığı sorunlar yeni nesil okuru da ilgilendiren sorunlar. Sırada iki kitap daha var. Kitapları tekrar gözden geçirirken ise hiçbir değişiklik yapmadım. Şimdi tüm eserleri yeniden okurken, 70'li ve 80'li yıllarda olduğu gibi aynı heyecanı duyduğumu itiraf etmeliyim. Bence her kitabı değerli, çünkü hem sürükleyici, hem de öğretici.

- Simmel ile dost olduğunuzu biliyorum. Tanışma hikâyeniz nasıl gerçekleşti?
- Kendisiyle 1972'de Stuttgart'ta bir toplantıda tanışmış ve kendimi takdim edip, eserlerini çevirmeye başladığımı anlatmıştım. Bu tanışıklığımız ve sonrasında dostluğumuz ölümüne dek sürdü. Buluşup görüşmelerimizde sadece romanlarından söz etmezdik... Her iki yılda bir ağustosta çıkan romanları, Türkiye'de Altın Kitaplar'da eylülde çıkar, Frankfurt Kitap Fuarı'nda ilk çeviri olarak sunulurdu. Doğan Hızlan da o yıllarda Altın Kitaplar'ın editörüydü. Bu kadar çabuk çevrilmesi, yakın dostluğumuz nedeniyle, henüz çıkmamış romanı bana daha nisanda vermesiyle mümkün olurdu. Simmel ile 1973-2008 arası süren yakın dostluğumuz bir yazar-çevirmen tanışlığından öteye idi. Kimi yerde bir ağabey-kardeş, kimi yerde bir baba-oğul ilişkisiydi. Viyana, Münih, Stuttgart, Monte Carlo, Zug'daki buluşmalar, sohbetler, uzun telefon konuşmaları, yazışmalar havadan sudan değildi. İçerikleri politika, sanat, edebiyat olan heyecanlı düşünce alışverişlerini vefatından beş ay öncesine kadar sürdürmüştük.

- Simmel, özel hayatında nasıl bir insandı? Kitaplarında romantizm de mutlaka yer alıyor. Kendisi de romantik biri miydi?
- Mario Simmel, 70 milyon satmasına, her eseri filme çekilmesine karşın, öncelikle gösterişi sevmeyen, karşısındakini dinleyen alçakgönüllü biriydi. Simmel sol görüşlüydü. Küçük insanların yanındaydı. Hem çok gerçekçi hem de romantikti. Duygulu biriydi, kimseye kötülük yapamazdı, eli de açıktı...

- Onun eserlerini çok iyi tanıyan biri olarak kitaplarında öne çıkan meseleleri ve yazarlık tarzını nasıl tanımlarsınız?
- Mario Simmel ele aldığı toplumsal sorunları, macera, polisiye ve aşk kokteyli ile okura rahatça okutuyordu. Çoğu kez gerçek olaylardan yola çıkıyordu. Araştırmaları mükemmeldi, kaynakları güvenilirdi, yazmadan önce çoğu kez avukatlarına danışıyordu. Anlatımı akıcıydı, çoğu okur 500 sayfayı iki üç günde bitiriyordu.

- Ve Palyaçolarla Gözyaşları hakkında neler söyleyebilirsiniz?
- Bu eserde anlatılanlar da gerçeklere dayanıyor. Simmel her zamanki gibi kadın kahramanlara ağırlık veriyor. Bırakın Yaşasınlar' a da dikkatinizi çekerim. Konusu yabancı ve Türk düşmanlığı olan kitap, yıllar sonra da ne yazık ki hep güncel.

- Simmel, 12 Eylül sonrası kitaplarının Türkiye'de yayınlanmasını yasaklatmıştı. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?
- O dönemde izin vermemesine üzülmüş, fakat kendisine hak vermiştim. Ancak 2007'de yaptığım girişimlerle, eserlerinin Türkiye'de yeniden basılmasını kabul etmesini sağlayabildim.

- Siz şu aralar hangi projelerle uğraşıyorsunuz?
- Ben son iki yılda çeviri ağırlığını Stefan Zweig'a verdim. Ayrıca Papa suikastı üzerine bir belge eserle, Gana edebiyatından iki de roman çevirdim. Şu sıralar elimde yine iki Stefan Zweig öykü kitabı var. Biri 2009'un kasım ayında da çıkacak. Tabii Cumhuriyet'e de Almanya'dan pazar yazısı yollamaya devam ediyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder