Cumhuriyet 02.01.2005
AHMET ARPAD
STUTTGART
Beyazlar içinde. Şişman yüzünde tatlı
bir gülümseme. Tepeden vuran ışıkta sanki bir melek. Ancak melek için çok
şişman, kanatları da yok! Mainz Katedrali'nin bütün sıraları insan dolu.
Duası bittikten sonra konuşmasına geçiyor. Anlatıyor, an latıyor. Dert
yanıyor. Ülkede artan işsizlik kilisenin de gelirini azaltıyor. Biliyor
kiliselerin giderek daha çok boş kaldığını, ülkede her yıl daha az Hıristiyanın
dünyaya geldiğini. Şikâyet ediyor, ''Çocuk doğurun'' diyor. Sütunlar arasına
yerleştirilmiş kocaman televizyon kameraları üzerine dikilmiş. O, kilisenin
en yüksek yerinde, locasında. ''Koyunları'' 4-5 metre aşağıda, ayaklarının
altında. Projektörler onu aydınlatırken insanlar katedralin karanlığında
başlarını kaldırmış, yukarıdaki ''çobana'' kulak kesilmişler... İşadamlarından
politikacılara herkes kardinal Karl Lehmann 'ın peşinde. Nereye gitse ''krallar''
gibi karşılanıyor. Biraz kurnaz, biraz kendini beğenmiş. Tipik bir Katolik
din adamı, kendini başkalarından üstün görmeye alışmış. Medyatik de. Televizyon,
radyo, basın ona ilgi gösteriyor. Açıklamalarını yayımlamayacak ''yiğit''
gazeteci daha çıkmadı. Lehmann ve takımının toplumda etkisi azalsa da politika
ve medya onları el üstünde tutmaya devam ediyor. Bugün Almanya'da kiliseyi
ve başındaki din adamlarını eleştirecek bir gazeteci daha doğmadı! Onlarsa,
özellikle Katolik kilisesi, her şeyi eleştirmekte özgür. Kimse buna karşı
çıkamaz, ağzını açıp soru bile soramaz. Kardinal Karl Lehmann İstanbul'a
yaptığı bir gezinin ardından Stuttgart gazetesinde çıkan açıklamasında,
şu sıralar moda olduğu gibi Fener Rum Patriği'ne ''ekümenik'' demiş, sözde
Ermeni soykırımına el atmış ve son 10 yılda baskılar sonucu sayısız Hıristiyanın
Türkiye'den kaçtığını iddia etmişti. Bu sözlerin ardından yazılı sorularımızaysa
birkaç kez anımsatmamıza karşın tam iki buçuk aydır tek yanıt vermek lütfunda
bulunmadı! Diyanet İşleri Başkanlığı 20-24 Eylül'deki 3. Din Şûrası'nda
17 Aralık öncesi aldığı çeşitli kararlardan birinde (Madde 6) şöyle diyordu:
''Diyanet, kişilerin maddi, manevi ve psikolojik zaaflarından yararlanarak
onlara başka bir din, mezhep veya inancın empoze edilmesi yönündeki faaliyetleri
tasvip etmez.''
Bavyera Eyaleti İçişleri Bakanı Katolik
Beckstein son yıllarda Müslümanlarla, Türklerle ve yabancıların uyumuyla
ilgili bir şey oldu mu hemen ''uzman'' diye kameraların karşısına çıkarılıyor.
Diyanet'in misyonerliği dolaylı eleştirdiği 6. madde hoşuna gitmemiş olacak
ki derhal sert bir televizyon açıklaması yaptı ve şöyle dedi: ''Bu madde
Almanya'daki din özgürlüğüne aykırıdır. Diyanet Almanya'daki Müslümanların
dinlerini değiştirmesini önlenmek istemektedir.''
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder